Basın metni:

Alışılageldik, sıradan bir konserler dizisi değil bu. Elbette amacımız öncelikle müzik dinlemek. Dünyanın her yerinde insanların çalıp söylediği benzerleri gibi aşktan, hayattan, hüzünden, kederden ve elbette isyandan, ama çoğu zaman da yaşama dört elle sarılmaktan, neşeden, eğlenceden bahseden şarkılar bunlar. Ama bu konserlerde dinleyeceğimiz şarkılarda bir şey daha var. Federal Almanya Cumhuriyeti’nin son 60 yılına dair bir tarih anlatısı bu aynı zamanda. 12 farklı müzisyen ve 11 kişilik bir orkestradan sadece müzik değil, 60 yıl önce bu ülkeye adım attıkları günden bu yana kök salma mücadelesi veren göçmenlerin resmî tarihin sayfalarında çoğu zaman kendine yer bulamamış hikâyelerini dinleyeceğiz.

Bu eşsiz akşam, artık onların varlığı olmadan düşünülemeyecek Almanya'nın Türkler, İtalyanlar, Yunanlar, Kürtler ve diğer göçmenlerin, onlarının çocuklarının, torunlarının şarkılarını dinleyeceğimiz bir büyük bir kutlama olacak aslında.

Bir insan topluluğunun hayat karşısındaki tutumlarını herhangi bir belgesel, herhangi bir kitap ya da sergi müzik kadar etkileyici, sahici ve canlı anlatamaz. "Almanya Türküleri" yakın geçmişte ekonomik ya da politik sebeplerle hayatının akışı içinde yolu Almanya'ya düşmüş insanların yaşadıklarını hissedebilmemizi sağlıyor. Bu şarkılar artık "misafir" olmaktan çoktan çıkan göçmen işçilerin gözünden kötü çalışma koşullarını, yabancı düşmanlığını, gurbette olmayı, aşkı, sevgiyi, kaybetmeyi, kazanmayı, özgüven sahibi olma çabasını, bir savunma aracı olarak hip hop'u ve daha bir dolu şeyi gösteriyor bize. Almanya'nın kültür tarihi artık bu şarkılar olmadan düşünülemez.

Bu uzun hikâyenin farklı dönemlerinden bugüne kalan bazı kahramanları sahnede bizlerle olacak. Mesela; 60'larda Almanaya'daki ilk Türk âşık Metin Türköz. Geçip giden onca yılın ardından yaşamının son demlerini geçirdiği yaşlılar yurdundan maziyi bize hatırlatmak için çıkıp gelecek. Ya da 70'lerde Anadolu'nun geleneksel ritmleri üzerine Almanca sözlerle ilk kez söyleyen Ata Canani, 80'lerde rock sahnesinde yer almış Nedim Hazar ya da onun bugün hip hop isyanının yıldızlarından olan oğlu Eko Fresh...

Ama diğer bir tarafta da Sicilya kökenli Etto Scolia, İtalyan göçmenlerinin kâh acılı kâh neşe dolu şarkılarının yanında bilmediği bir dilde yazılmış "Köln Bülbülü" adıyla maruf Yüksel Özkasap'ın şarkılarına ses olacak. Sahnede tüm yıldız sanatçılara eşlik edecek olan 11 kişilik orkestranın aile kökleri de 15 farklı ülkeye uzanıyor. Onların elinde "Almanya Türküleri, oryantal ritmlerden klasik Batı müziğine, oradan Amerikan stili bir rock'n roll'a, ama diğer yanda Balkan işi bir blues'a, İtalya'ya özgü bir romantizme aynı anda temas edebilecek.

"Almanya Türküleri" sayesinde son 60 yılın tarihi durağan bir müze oratamında değil, capcanlı bir şekilde sahnede gözlerinizin önünde canlanacak. Her yönüyle heyecan verici, kıpır kıpır konserler bizleri bekliyor.