Bütün İstanbul Modern ekibi iş başında. Vinçler objeleri yerine taşıyor, afişçiler dev fotoğrafları asıyor, çeşitli dünya müzelerinden gelen yapıtlar titizlikle tahta kaplamalarından çıkarılıyor. Herkes canla başla, “yaşayan bir Türkiyeli sanatçının en büyük sergisi”nin hazırlıkları içinde. Sarkis her an her yerde.
Küratör Levent Çalıkoğlu kaygılı: “Sarkis, kronolojik olarak sunabileceğimiz bir sanatçı değil. Beşyüz civarında sergisi var. Hangi kriterlere göre ilerleyeceğiz? Sarkis zor bir sanatçı. Çok şeyi yan yana getiriyor. Tanımladığı ve tanımlamadığı pek çok obje, birden bire serginin bir parçası haline geliyor.” Hamburg’dan sergi nedeniyle gelen sanat tarihçisi ve hararetli bir Sarkis uzmanı olan Prof. Uwe Fleckner ise, bambaşka bir telden çalıyor: “Burada gördüğünüz bir sergi değil, bir opera aslında”.
İstanbul doğumlu Sarkis Paris’te yaşamaktadır. Filmin çekimleri sırasında, Hazar ve ekibini, sadece korumakla kalmayıp “gizli” bir sergi mekanı haline getirmiş olduğu annesi ve babasından kalma evi gezdirir. “Babam burada kasaptı. Halimiz vaktimiz yerindeydi. Ama yazları hep çalışmak zorundaydım. 7 yaşındayken, kunduracı olan amcamın yanına koydu beni. İşim, yerden eğrilmiş çivileri toplayıp düzeltmekti. Bizde atmak diye bir şey yoktu. Bu bende alışkanlık haline geldi. İşte bu nedenle, sergideki bazı objeler onyıllardır varlığını sürdürüyor.”
Sarkis ailesinin yaşadığı, Taksim Meydanı’nın hemen arkasındaki Talimhane, 1970’li yıllara kadar Ermeni ve Rum azınlıkların yaşadığı bir semtti.
Sarkis daha sonra, film ekibini beraber Edirne’ye gitmeye ikna eder. Mimar Sinan’ın büyük yapıtı Selimiye Camii oradadır. Osmanlı Hanedanı’nın Ermeni kökenli mimarı, Sarkis’in çalışmalarında ve vizyonunda belirleyici bir rol oynar.
Turistlere kapalı olduğu bir gün, Aya Sofya’da, çekim ekipmanını kullanarak 20 dakika boyunca eski kilisenin ses ortamını kaydeder. Daha sonra kayıt kasetini açıp, içindeki bantları sunak olarak aynalı girişin önüne koyar. O sunak İstanbul Modern’deki sergisinin bir parçası haline gelince, film ekibi ve film kahramanı arasındaki sınır da yıkılmış olur.
Film aynı zamanda, Sarkis’in annesinin ölümü sırasında gelişen, eski bir piyanonun büyüleyici hikâyesini de anlatmaktadır.
Nedim Hazar Bora
Gürkan Özgümüş
Gülşin Ketenci
NTV
Garanti Bankası
13.11.2009,
İstanbul Modern Çağdaş Sanat Müzesi
NTV